Bitlis’in Hizan ilçesinde yaşayan Faruk Yılmaz, internette gitar yapımı üzerine izlediği bir videodan çok etkilendi ve elektrogitar yapma işine girişti.
Yılmaz’ın ilk gitarını yapması yedi ay sürdü, oysa artık sipariş yetiştirmekte zorlanan bir gitar üreticisi.
Elyapımı gitarlarını Amerika’dan Hindistan’a kadar dünyanın dört bir köşesine gönderen Yılmaz, dünyaca tanınmış markalarla yarışabileceğini söylüyor.
Kimse inanmadı
Aslında ağaçtan el yapımı elekto gitar üretimi oldukça zor ve maharet isteyen bir iş. Yılmaz da işe başladığında kimse ona inanmamış hatta alay edenler olmuş.
“Birkaç işe girip çıktım ancak tutturamadım. ‘Ne iş yapabilirim’ diye düşünürken bir ceviz ağacına bakıyordum. Hizan’ın cevizleri ve ceviz kerestesi meşhurdur. Bundan yola çıkarak araştırma yaparken internette Amerika’da Akçaağaç’tan gitar yapımı üzerine bir video izledim. ‘Neden ceviz ağacından olmasın’ diyerek araştırmamı derinleştirdim. Baktım ki Black Walnut denilen ceviz ağacı bir Kanada’da bir de bizim Hizan’da bulunuyor. Kerestesi damarlı ve çok güzel bir görünüşü var. Üstelik Akçaağaç’tan daha sert ve zorlu koşullara daha dayanıklı.”
İlk gitar Amerika’ya
Hammadde olarak kullanacağı ceviz kerestesini bulmakta zorlanmayan Faruk Yılmaz bir elektrogitarın neye benzediği ve ne özelliklere sahip olduğunu anlaması için internetteki videolar yeterli gelmeyince ikinci el bir elektrogitar alarak incelemeye başlamış:
“Gitarı en küçük parçasına kadar söktüm. Tek tek inceledim. Elektronik devreleri dışarıdan aldım. Tabii tel ve perdelerini de. Ardından bu gitarın ölçülerini çıkarıp cevizimi yontmaya başladım. Tanıdık marangozlara gidip aletlerini kullanıyordum ve üç ay uğraştıktan sonra bitirdim. Baktım ölçüleri tutmuyor, çıkardığı seste yeterli değildi. Hemen ikincisine başladım. Ardından diğerleri geldi ve sekizinci gitarımı tamamlayınca nihayet istediğim sonuca ulaştığımı gördüm. Sesi mükemmeldi ve cevizin kattığı çok şey vardı. İnternette satışa koyar koymaz Amerikalı bir alıcıya 500 dolara sattım.”
Altınlarımı bozdurdum
Yılmaz ikinci el arabasını ve evlenirken takılan altınlarını bozdurarak bir dükkân tutmuş.
Üretim için gerekli olan uzun marangoz rendesi olarak bilinen planya, oyma işlerinde kullanmak için kullanılan manuel ayarlı bir CNC ve ağaz testeresi olan hızar alarak çalışmalarına başlamış.
“Oyma makinesi ile işim daha kolaylaştı. Birebir modelimin aynısını çıkarabiliyorum. Ancak öncesinde keresteyi hazırlıyorum. Ağacı uygun ölçüde kestikten sonra bir hafta boyunca pişiriyorum. Daha sonra birkaç ay kurutuyorum çatlamaması için. Hava alabileceği noktalarını mumla izole ettikten sonra kerestem hazır. Sonra oyma işlemi başlıyor. Ardından sap kısmını tamamladıktan sonra perde, teller, elektronik devreler, burgular ve diğer parçaları birleştirip Lak böceğinden elde edilen Gomalak veya Tik yağı ile cilalıyorum. Bilgisayar üzerinden bir programla sesleri de test ettikten sonra gitar tamamlanmış oluyor.”
Ayda iki gitar üretilebiliyor
Yılmaz’ın ürettiği gitarların geniş bir alıcı çevresi bulunuyor. Amerika, Yunanistan, Avustralya, Norveç, İtalya ve hatta Hindistan’a kadar gitar gönderen Yılmaz bu güne kadar 30 siparişi alıcılarına teslim etmiş.
“Çoğu el emeği olduğu için ayda ancak iki tane yapabiliyorum. Aletlerim yetersiz ve bilgisayarlı bir oyma cihazına ihtiyacım var. Eğer bunları tamamlayabilirsem bir gitarın üretimini iki güne kadar düşürebilirim. Almanya’dan bir kişi 200 gitar istedi. Reddetmek zorunda kaldım. Şimdi bu elektronik devreleri ve yurtdışından getirttiğim diğer malzemeleri nasıl kendim yaparım diye uğraşıyorum. Hedefim tamamını kendim üretmek. Destek bulursam ünlü gitar markalarıyla çok rahat yarışabilirim.”
Gitar kültürünü araştırıyor
Geçtiğimiz yıl İstanbul’da yapılan ‘İhracatın Yıldızları’ adlı bir yarışmada kreatif ürün kategorisinde birincilik ödülünü de kazanan Yılmaz gitar kültürü ile ilgili araştırma da yapıyor.
“Burada Hazo dağı diye bir yer var. Burası için bir efsane anlatılır. O dağın başında oturan Göktanrı Kürtçe ve Farsça ‘Ga’ dediğimiz boğanın boynuzlarının arasına yine Kürtçe ve Farsça tel germek anlamına gelen ‘Tar’ döşeyerek ilk gitarı yapmış. Kadınlara çok düşkün olduğu için de alt kısmına da kadın gövdesi şeklini vermiş. Elektro gitara bakarsanız boynuzları ve kadın gövdesini görebilirsiniz. Ga ve Tar kavramlarından türemiş Gitar. İşin ilginç yanı Göktanrı’nın oturduğu rivayet edilen Hazo dağının Farsça anlamı ‘çalmak ve sevmek’. İşte kültürümüzde olan gitarı yaparken aklımda bu vardı.”
[su_label type=”info”]KAYNAK: Al Jazeera[/su_label]